19 Eylül 2009, Cumartesi sabahı 8:25'te, "abla"nın küçük kız kardeşi ile bir kaç gezidir grubun ayrılmaz elemanı teyze, -aralarında "abla"nın, ortancanın ve grubun yeni üyesi kuzenininki de bulunan- 5 bavulla yola koyulur. Rezervasyonu yapılmış biletlerin beşte üçü, refleksleri az gelişmiş THY görevlisi gencin ataleti nedeniyle, "abla" grubunun dehşetle büyümüş gözleri önünde, bilinmeyen güçlerce kapatılır. Neyse ki 14:00'te bir Barcelona uçağı daha vardır; oraya yerleştirilen "abla", ortanca ve kuzen, tur aldıkları acentenin, ilk kez çalıştıkları yerel acenteyle bir takım sorunları çözmek üzere, kendileriyle birlikte Barcelona'ya gelen elemanınca aydınlatılırlar: "Genelde %2-5 fazla bilet satılır. Bu fazlalık bir sonraki uçağa aktarılır. Yoğunluğun fazla olduğu dönemlerde, daha çok aktarmalarda, müşterinin konaklama ücreti de ödenerek... Overbooking durumda Havacılık yasaları şirketleri kolluyor maalesef..."
"Ne şans, ya bugüne uçak ya da yer olmasaydı?.." deyip hallerine şükreden overbooking kurbanı "abla", ortanca kardeşi ve kuzeni 14:00'te havalanır, 1 saat geri İspanya saatince 16:30'da Barcelona'ya konar, Güell Parkı'nı gezmekte olan gruba eklenirler. Yerel rehber hanımın, Antoni Gaudi'nin evi önünde karşılayıp "...proje 60 evi kapsıyor, henüz 3-4 tanesi tamamlandı..." diyerek başlattığı becerikli sunumuyla arayı kapatırlar. Kendilerini merakla bekleyen grup dinlenip fotoğraf çekerken, yerel rehberin Woody Allen'ın Vicky, Cristina, Barcelona filmiyle -"abla" tam tersi olması gerektiğini düşünürken- bağlantılandırdığı seramik mozaikle işli terası, önündeki palmiyeler formunda taraçaları, akıl almaz bir hayâl gücünün ürünü dehlizleri, engebeli tavanı çok güzel mozaik seramik madalyonlarla bezeli hâl binasını, kafesindeki demir uzaktan iğne oyasına benzeyen penceresiyle Ziyaretçi Evi'ni, tuhaf mitolojik bir canavarla süslü çeşmeyi, yetmişikibuçuk milletten insanın fotoğraf çekti(rdi)ği merdivenleri... seri biçimde gezer, 76 yaşındayken bir tramvayın çarpmasıyla yaşamını kaybeden Antoni Gaudi'yi hayranlıkla anarlar. Tur otobüsünün önünden geçmesiyle, gerçek boyutunda görebildikleri ünlü Gaudi yapısı, küçük kız kardeşin -neredeyse çeyrek yüzyıl önce- "ilk gördüğümde de böyle inşaat iskeleleriyle sarılıydı" dediği Sagrada Familia ile, gecikmeden kaynaklanan tüm eksik giderilmiş olur.
Rehber en pahalı benzinin 1.18 Euro olduğu anlatırken, Barcelona'nın en ünlü meydanı Plaza Catalunya'dan geçerek ulaştıkları görkemli cadde La Ramblas, ağaçlar, tezgâhlar, çiçekçilerle, şık, zarif insanlarla, şaşkın turistlerle dolu... Adım başı, önlerinde para toplama kutusu, yaldız, beyaz... boyalı beden ve giysiler içinde hareketsiz, birkaçı başsız beden, yanındaki masa üzerindeki tabakta başlı düzenlemeler, "abla" grubunun, Cem Gariboğlu'nun teslim olmasıyla yeniden gündeme oturan akıl dışı Münevver cinayetini hatırlamalarına neden olur.
Caddeyi fotoğraflaya fotoğraflaya ilerleyen "abla" grubu, çok kalabalık bir bisikletçi grubunu kaydedip Colombus Anıtı'na giderken daldıkları ara sokakta gördükleri Sangria 1,5 Euro
Hava kararmış da olsa, güzeeeelce aydınlatılmış uzun sütunu ve çevresindeki heykel grubuyla pek gösterişli Colombus Anıtı dibinde olabildiğince iyi bir fotoğraf çekilir. Beş kişilik "abla" grubu, -Fas'ta rahatlıkla tek taksi ile gidebilecekken- iki ayrı taksi ile şehir dışındaki otellerine dönerler.
Az sayıda, çok lezzetli yemek yanında, açık büfedeki şarap, "abla" grubunca takdirle karşılanır.
Bunca kısa zamanda henüz kaynaşamamış 25 kişilik Endülüs-Fas gezginleri, birbirlerine iyi geceler diler, Granada'ya gidecekleri ertesi güne hazırlanmak üzere odalarına çekilirler.
30 Eylül 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)