1 Aralık 2009 sabahı erkenden, karanlıkta uyandırılan üçlü, bir gece önce yatmadan hazırladıkları bavullarına, son bir iki parçayı da tıkıp, kapıyı tıkırdatan gence teslim eder, odalarına son bir göz atar, kahvaltı için evler önünden sessizce geçerek, iskele bitimindeki cafe'ye varırlar.
Alacakaranlıkta yaptıkları alçakgönüllü kahvaltı ardından uzun iskelenin ucundaki mini limandan tekneye biner, kendilerini bekleyen deniz uçağının havalanacağı platforma ulaştırılırlar. Saat 05:51'deki gündoğumunun öncesi ve sonrasında, biri beyaz, sarışın, spor ayakkabılı, diğer ikisi esmer, kuzgunî siyah saçlı, yalınayak pilot takımı, uçağın paletlerindeki suyu, bir kaç deliğe taktıkları bisiklet pompası kılıklı seyyar bir tulumbayla, teknede küpeşteye sıralanmış uykulu yolcuların izlediği uzun bir operasyonla boşaltırlar. İş bitiminde, ahşap platodaki denizcilerden birinin başlattığı (yolcuların sevinçle katıldıkları) alkış, teknik ekibin performansı için mi, "abla" gibi sabır özürlü yolcuların sabrı için mi, belli değil...
Deniz uçağının aynı -tek koltuklu- tarafında oturup, 111 km.lik Male yolculuğunda, bu kez diğer taraftaki -yine muhteşem!- mercan adaları manzarasını gözleyen "abla" grubu, 45 dakika sonra havaalanının olduğu adaya iner, yolcuların indiği taraftaki pervane bir kuşakla bağlanır, menteşelerle eklenmiş hareketli iskelelerden yürüyen yolcular, bindikleri servis aracıyla terminale ulaştırılırlar.
Male Havaalanı'nda, alaturka, alafranga tuvaletlerde, hortumlu taharet muslukları yanında, sıvı sabun dispenserleri!
Dönüş yolculuğu boyunca bambu rainstick'le şıngırdaya şarıldaya, kalabalıkta bir kazaya meydan vermemek için dikkat kesilen "abla" ile kardeşlerinin, Dubai'ye ulaşan, inen, bir-iki saat sonra da İstanbul yolculuğuna çıkan, güzel servisi, çok zengin müzik ve film arşivi... yanısıra, her kalkış ve inişi, aşağı ve ileri bakan kameraları aracılığıyla izledikleri, pilotun "Bismillahirramanirrahim" diye başlayıp, bir kaç kez "...selametikum..." sözünün geçtiği konuşmasıyla bitirdiği uçak yolculuğu, batıya yol alışları yüzünden -gidişlerine kıyasla yaklaşık- iki saat daha uzun sürer.
Yine, batıya yol alışları yüzünden çooook uzun süren günbatımından bir zaman sonra, güneşle yarışır görünen uçak, Dünya'nın muhteşem güzellik ve çeşitlilikteki doğasının taze anılarını taşıyan yolcularıyla, Yeşilköy Atatürk Havalimanı'na, gidiş ve dönüşte dört kez yaptığı gibi yumuşacık, tüm zarafetiyle konar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder