27 Kasım 2009 Kurban Bayramı birinci günü sabahı, Türkçe konuşmalar duyuldukça, kuyruklarda birbirlerini süzen kalabalık Türk gruplarla birlikte, yerel saatle 08:00'de, Maldiv Adaları Cumhuriyeti başkenti Male'nin bulunduğu adanın hemen yanındaki, sadece havaalanını barındıran bir başka adaya inen kızkardeşler, bavulların içine bakan cihazlardan biri başında, adalara dağılacak Türklerden bir hanımın bayram kutlaması olmasa, Kurban Bayramı birinci günü sabahında olduklarını farketmeyecek.
Duvarlarında, iki kişi arasındaki mesafeyi 1.8 m. olarak belirleyen H1N1 afişleri asılı mütevazi gümrüğün tüm çalışanları maskeli, eldivenli. Müslüman ülkenin başı örtülü memuresinden, damgalanan -vizesiz- pasaportlarını alıp, -rehbersiz- yolculuk ederken herhangibir aksaklığa karşı rotayı çok sıkı çalışmış küçük kız kardeşlerinin peşine takılan ablalar bavullarını alır, küçük havaalanının, açık fırın kapağı duygusu veren kapısına çıkarlar. Yanyana bankolardan birinin alnındaki Sun Island yazısına seğirtip, isimlerini bildirir bildirmez yanlarında beliren esmer ötesi ufak tefek adam tarafından girişin öte yanındaki bankoya, deniz uçağı için bilet almaya götürülürler. Küçük kızkardeşin, en uzak -ve en büyük- adayı seçerek, Male'den, üzerindeki otelin adıyla anılan 110 otel adaya ulaşımda kullanılan hızlı tekneler yerine, deniz uçağı istemesinin nedeni, atol denen mercan adalarının havadan daha güzel görüneceği -çok isabetli, muhteşem- fikri!
Bagajlar incelikle tartılır, etiketlenir. Sun Island'a gidecek, "abla" ve kardeşleriyle 11 kişi, sürücüsü sağda oturan servis aracıyla havaalanının uzak kıyısındaki binaya götürülürler. İçeride, yanyana sıralanmış odalar arasından, kapısı üzerinde, -uçuş numarası- 20A yazılı küçük odaya alınırlar, geniş ekranda tanıtım başlar. Bir süre sonra, girdikleri kapının karşısındaki kapıdan çıkarılıp, bir öncekinden daha esmer bir gencin mihmandarlığıyla, menteşelerle eklemlenmiş, su üzerinde dalgalanan ahşap patikalar üzerinden yürüyerek, üzerinde tma (trans maldivian airways) yazılı sarı mavi renkli deniz uçağının yanına gelirler. Zincirle gövdeye bağlı asma merdivenden birkaç basamakla çıkıp, arkaya yığılı bagajlar önünden geçerek, küçük uçağın solunda tekli tek sıra, sağında ikili koltuklara dağılır, yerleşirler. Can yeleklerinin yerini, acil durumlarda ne yapılacağını anlatan genç, gürültü için kulak tıkacı da dağıtır ama, ardından, turistlerden birinin "joke?" diye sormasına neden olan "arıza açıklaması" üzerine bir başka uçağa geçmeleri gerekir, çok sürmez havalanırlar.
Arada buluta da girse, 35-40 dakika süren yolculuk, mercanların çooook, çok uzun sürede birikmesi sonucu oluşan, genelde ortasında bir lagün bulunan, lacivert derinlikleri beyaz turkuaz lekelerle benekleyen, muhteşem coğrafi yapıyı görüp kavramaya, güzelliğinin tadını çıkarmaya yeter.
Haritada belirtilen Ari Atolü, Hindistan'ın güney batısında yer alan, bir çoğunda yaşam olmayan, hatta gel-git ile bir görünüp, bir kaybolan, en yüksek noktası 2.4 metreyi aşmayan yaklaşık 2000 adadan oluşan Maldiv Adaları'nın en büyük atolü... Küresel iklim değişiklikleri yüzünden, 100 yıl içinde Hint Okyanusu'na batacağı öngörülen adalar halkına Avustralya, sığınma hakkı vermiş. Türk Konsolosluğu'nun Hindistan, Delhi'de oluşu küçük kız kardeşin, pek güldükleri, "...batma konusunu ciddiye almışlar belli ki!" yorumuna neden olur.
12 yolcu kapasiteli uçak, denize yumuşacık iner, suyun ortasındaki 5-6 metrekare genişlikteki ahşap platformun yanına yanaşır, parkeder, sıkıca bağlanır. Uyku sersemi yolcular -uzakta, beyaz kumsalını gölgeleyen sık palmiye örtüsüyle yayılmış güzel adaya- bakınırken yaklaşan tekneler, adalardaki otel isimlerine göre seçtikleri yolcularını ve bagajlarını yüklenir, yola koyulurlar.
Teknenin arkasında kenara konmuş, sicimle bağlı ayakları perdeli su kuşu, uzun sivri gagasıyla kanatlarını temizlerken Sun Island'a yanaşan yolcular iner, uzun tahta iskeleyi kateder, ortasında tropik balıkların olduğu havuz bulunan, dört yanı açık lobiye girerken, esmerin esmeri, yerlere dek uzanan koyu renk eteği üzerindeki çizgilerle aynı renk gömleği ile pek şık, delikanlının uzattığı güzel kokulu temiz havlularını alır, yolculuğun tozundan arınırlar. Birer bardak hindistan cevizi sütü ikramı ardından, Türklere pek alışkın görünen personelden, "Ankara'da benim arkadaş var!" diyeni yardımıyla doldurdukları kâğıtları verir, adanın krokisinin bulunduğu haritayla, anahtarlarını alırlar.
Ailenin seyahat gurusu yine muhteşem bir plânlama yapmış; kardeşler, denize çakılı kazıklar üzerine yerleştirilmiş, gündoğumuna bakan Water Bungalow'lardan birine yerleşirler. Okyanusa açılan küçük verandanın iki yanı, gür yabanî hanımelleri ile süslü. Geniş banyonun önünden, doğruca denize inen merdivenlerin en alt basamağında güneşlenen iri yengeçle, veranda önünde, beyaz kum içinde, ağırlıklı olarak, küçük, siyah beyaz çizgili balıkların yaşadığı mercan öbeği kenarında, simbiyotik eşlikçisi ile, zemin tozlarını pofurdatarak salınan kocaman vatozun yarattığı ürküntü olmasa, "abla" ile kardeşleri hemen suya girecek!
Denizden görmeyi imkânsız kılan tropik bitkilerle sarılmış lokantada, -her zaman- Hindistan mutfağının baharatlı acılı bir-iki yemeği yanında, vejeteryanlar için seçenek de sunan açık büfede, garsonları Shiham'ın baktığı masalarında yedikleri balık ve tropik meyve ağırlıklı öğle yemeğinden sonra yürüyüşe çıkan kardeşler, en uzun kenarı 1,5 km. olan, koca bir botanik park biçiminde düzenlenmiş güzel adayı keşfederler.
Ortalama 30 derece civarındaki havanın nem oranı yüzde 80'in üzerinde seyrederken, giderek ağırlaşıp bulutlanan gökyüzü, geceyi, -"abla" ile kardeşlerinin sonradan çok güldükleri-sarsıntıyla uyanıp deprem sanarak, tsunami kaygısıyla içine pasaport ve para koydukları çantalarla tahliyeye hazırlandıkları, sert rüzgârın savurduğu yağmurla yıkar.
10 Aralık 2009 Perşembe
Maldiv'lerdeki ilk gecelerinde, "abla" ve kızkardeşleri, sert rüzgârla sarsılan bungalovda, uyanır, deprem çantası hazırlarlar.
Etiketler:
Ari Atolü,
mercan,
simbiyotik,
Sun Island,
vatoz,
Water Bungalow
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder