Kasım'ın, hafif bulutlu, serin birinci günü, batıya yönelen kuzenler, Sarıgerme'ye giderken, Ortaca yönünden sağa saparak ulaştıkları Şadırvan'da kahvaltı molası verirler. Bir portakal ağacının meyve yüklü dalları altına oturur, yine yok!'un yok, olduğu dört dörtlük bir kahvaltı yaparlar.
Dalaman'ın bulunduğu Akdeniz Bölgesi'ni, Ortaca'nın bulunduğu Ege Bölgesi'nden ayıran Dalaman Çayı'nı geçer, doğanın bir başka hediyesi Sarıgerme'ye ulaşırlar.
Ailenin seyahat gurusu küçük kız kardeş, "80'li yılların sonunda arkadaşlarıyla Sarıgerme'ye geldiklerini, içecek su bulamadıklarından yörenin ismini Sakıngelme! şeklinde değiştirdiklerini" anlatır. Oysa, "Abla"nın Dalaman'da da gözlediği gibi, alçak binalar arasından geçen, geniş ızgara planlı cadde ve sokaklarla düzeyli biçimde yapılaşan kasabaları birbirine bağlayan düzgün geniş yollar, o günlerden bu yana bölgede, başta bilinç, çok şeyin değiştiğini göstermekte...
Bir ucuna, önünde, beyaz göbekleri güneşe bakar durumda serili yabancıların yattığı oteller dizili, geniş, uzun, ince kumuyla muhteşem güzellikteki doğal plajın iç kısımları, şimdilerde toplanıp üstüste yığılmış ahşap masa-sıra gruplarıyla, çam ağaçı gölgeli güzel bir mesire yeri. Büfe, ilk yardım kabini, çeşmeler, zakkumlar arasındaki tuvaletler, -"abla" kalabalık mevsimde nasıl olduğunu kestiremese de- belli bir standart sergilemekte...
Çaylarını içip yola dökülen kuzenler, Fevziye Köyü'nden sapar, üzerinde düzgün bir el yazısıyla sadece KÜKÜRT yazan tabelayı izleyerek 5-6 km. sonra kaynağa ulaşırlar. Tepenin dibinden kaynayan kötü kokulu 30 derece sıcaklıktaki su, genişletilerek açılmış havuzu, turkuaz rengi suyla doldurmuş. Arazinin sahibi, kuzenle tutturduğu sohbete göre, Dalaman'daki yeni PTT binası yapanlardan... Suyun dereye dönüştüğü ucu üzerinden, salaş asma köprüyle kayalar arasındaki gözeye varıp fotoğraflayan üçlü, havuzun, üzerine hasırlar serili sekilerin bulunduğu diğer kenarında oturur, suyun sıcaklığı sayesinde kışın havuza girmenin keyfini konuşurlar.
Günün son durağı, gürbüz, bakımlı ineklerle dolu bölümü ardına, göz alabildiğince yayılmış narenciye bahçeleriyle Dalaman Devlet Üretme Çiftliği: Bir zaman sonra, verimli güzel toprakların golf sahası olması olası çiftliği geçen uzun -çıkmaz- yol, askeriyeye ait kısmın bitiminde, bir sürpriz yaparak denize varır: Birer metreküp büyüklüğündeki saplı beton bloklarla bilimkurgu mekânına benzeyen mendireğin karşında Eşek Adası var. Ötesi, Akdeniz ve Libya...
Askerî bölgenin ardında kalan Dalaman Havaalanı'na inen iki uçağı izleyen kuzenler eve dönerler. İyi ev sahibesi kuzenin hazırladığı balık yenir, yeniden arabaya binilir, gece yolculuğuyla İstanbul'a dönecek küçük kız kardeşi yolculamak üzere -lojmanlardan 5-6 km ötedeki- Dalaman'a, otogara gidilir.
Sonunda, araba fikrine her daim muhalif "abla" hak verir, araba olmasa bu kadar yer görmek, günü, bunca verimli değerlendirmek mümkün değil!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder