15 Kasım 2009 Pazar

31 Ekim 2009, "abla"nın Dalaman seferi beşinci günü: Kara, bir de denizyoluyla İztuzu Kumsalı, Dalyan, deniz kaplumbağası, közde mavi yengeç...

Teyze eksiğiyle, kahvaltıdan sonra yola koyulan kuzenlerin ilk durağı, karayoluyla ulaştıkları İztuzu Kumsalı; bir önceki gelişine göre, kaplumbağaların yumurtlama ve denize ulaşma parkurunu belirleyen işaretlere bakarak, gelişkin çevre bilinci gözleyen "abla", 23 yıl önce, bu konuda herkesin şikâyetçi olduğunu hatırlamadan edemez. Bulutlu havada, bir yanı çamlarla kaplı tepelere dayalı Dünya harikası kumsalda yaptıkları yürüyüş, yağmurun atıştırmaya başlamasıyla son bulur.

Dalyan'da, mevsimle birlikte, 10 TL'ye İztuzu'na dolmuş yapan tekne seferleri kapanmış. İki gençle birlikte -60 TL'ye- bir tekne kiralayıp yola koyulan "abla" üçlüsü, kendilerine tepeden bakan, kayalıklara oyulmuş Caunos Kral Mezarları dibindeki sazlıklar arasından, suyun diğer yakasındaki şirin, küçük lokantalar, pansiyon ve evleri gözleyerek süzülür. Sıcakkanlı Vedat Kaptan'ın, istek üzerine Türkçe Pop yayını yaparak ilerleyen teknesi, tamamı 40 dakikalık yolculuğun ortalarında bir yerde, sazlar arasında bir açıklıkta, salaş bir iskeleye sabitlenmiş görünen kulübetekneye yanaşır, durur. Niyeti, yolcularına, esas evi Köyceğiz'de olup, yaşamının büyük kısmı kulübeteknede geçen, balık, yengeç avcısı genç kadının, ipe bağladığı mavi yengeci suya atıp çekerek çağırdığı kaplumbağalardan birini, yakından gösterebilmek. Bedeninin alt ve iç kısımları mavi koca bir yengeci, boynuna kolye gibi -usturuplu biçimde- tutan Vedat Kaptan fotoğraflanırken "abla" ile kız kardeşi de, kulübeteknede közde pişmiş iki tanesinin (adedi 5TL) tadına bakarlar. Arada suyun dışına yükselen kaplumbağa kafasının yarattığı heyecana, yanlarına yanaşan diğer sandalın dört yaşındaki yolcusu Ulaş'ın, "ben göremiyorum, bana da gördürür müsünüz?" sözleri, bolca neşe katar. Beklenti sona erer, bir metreye yakın çapıyla kaplumbağa, tüm görkemiyle görünür, poz verir sonra yavaşça suya karışır.

İztuzu Kumsalı'nın, (sabah bulundukları noktasının) simetrik öte ucuna -bu kez denizden- ulaşan teknenin yolcuları iner, sahildeki kalabalık turist grubuna karışırlar. Bir saat sonra tamamıyla terkedilmiş görünecek kumsala yayılan müzikle, içecek, yiyecek satışı tüm hızıyla sürmekte... Barakalardan birine yapıştırılmış büyük resimli afişte yazanlar:

Türkiye'deki Deniz Kaplumbağaları ve Yaşam Döngüleri,

İribaş Kaplumbağa (Caretta caretta), Deri Sırtlı Kaplumbağa (Dermochelys coriacea) ve Yeşil Kaplumbağa (Chelonia midas)
Mayıs-Temmuz Üreme, 2 ay kuluçka, Temmuz-Ağustos- Eylül yavru çıkışı, 22-30 yıl erginleşme, Nisan çiftleşme... Üreme Kumsallarımız Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye, Patara, Kale, Kumluca, Çıralı, Tekirova, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa, Anamur, Göksu Deltası, Alata, Kazanlı, Akyatan, Yumurtalık, Kazandağ


Cankurtaran kulesine çıkan Vedat Kaptan yolcuları, kumsalın ucunda deniz ile tatlı suyu karıştığı noktayı görür, fotoğraflarlar. Akşam yaklaşmaktadır; tekneye biner, dönüşe geçerler, bahçesinden olduğunu söyleyip, ayıkladığı mandalina ve narları ikram eden kaptan, yeni evli olduklarını öğrendiği, birbirlerine "Pino", "Levo" diye seslenen alçakgönüllü, güzel gençlere, çocuklarının, torun konusunda ağırdan aldıklarını söyleyip sızlanır. Kuzen, Amerika'da yaşayan, biri müzisyen, diğeri sporcu yol arkadaşlarıyla söyleşirken, Vedat Kaptan geçtikleri su barikatını göstererek "14 Eylül'de kapanıyor kapılar... çupra, kefal... denize geçişi engelleniyor" açıklaması yapar. Pınar Kaptan yönetiminde yol alırlarken, yanlarından geçen tekne, az önce kumsalda kendilerine satış yapan adamları taşımakta...

Yağmur yüküyle bulutlar, Dalyan üzerine abanmışken kıyıya yaklaşıp Vedat Kaptan'ın, çantasından bir tavanın sapının çıktığı hanımını alır, şifalı çamur banyolarına yönelirler. Kıyıya atlayan hanım rehberliğinde, kısa bir yürüyüşle, daha bâkir bir havuzcuğa ulaşırlar. Alacakaranlık çökerken Levent'in, kötü kokulu suyun başındaki görkemli çamur yığınından bir parça koparmak üzere yaşadığı macera, uzun süre unutulacak gibi değil... Yağmur çiselemeye başlarken, -bir topak da "abla"nın aldığı, yüz maskesi yapılacak- çamurlarına kavuşan mutlu yolcular, tekneye biner binmez boşanan yağmur altında, zor bela bir aralık bulup yanaştıkları rıhtımda, birbirlerini tanımaktan memnun, vedalaşarak ayrılırlar.

Hiç yorum yok: