20 Mart 2009 Cuma

Altıncı günde grup, Goritsy’den Kirilov Kasabası’na gider, suları 10 yaş gençleştiren Beyaz Göl kıyısındaki Aziz Kiril Manastırı’nı gezerler.

Kahvaltı salonundaki yığılma yüzünden rehberin bir gece önce kapıların altından attığı programa siyah harflerle eklediği sabah kahvaltısına isteyenler daha erken gelebilir uyarısı pek işe yaramaz, 29 Temmuz sabahı yine aynı neşeli uğultu içinde yerel giysili güzel Rus kızlarının hizmet ettiği masalarda kahvaltı edilir.

St. Petersburg’a yaklaşıldığından 3. ve sonuncu Rusça Dil Kursu’nun konusu adres soruşturma olur: Cadde prospiekt, sokak uulitsa (gizli bir n sesiyle biten), meydan plooşed, giriş/çıkış (gizli v sesiyle başlayan) vhod/vıyhod, bilet bilyet, ….nasıl gidebilirim? Kak praytzi….? Otobüs durağı nerede? Die astanovfska avtobusa?.. Bir miktar da alışveriş pratiği yapan, kaç para? Stkolka stoilt?, kare kuadrat, dikdörtgen priamougolnik, masa örtüsü skaytyert, küpe siergi, bilezik brasilet, kırmızı kraasnıyh, sarı joltyn, yeşil zîloni, siyah çorniy… demeyi öğrenen grup, yazılı sınav olarak oda numaralarını, yaşadıkları yeri ve isimlerini Kiril harfleriyle (elbette açık kaynak) yazmadan önce dillerin değişmekte olduğu söyleşisi sırasında yerel rehberin, kara gözler isimli eski bir şarkıyla ilgili "ben söyleycem yani, böyle ooçi çorni (kara gözler) çok komik!" saptamasına, meseleyi tam kavrayamamakla beraber kendi deneyimlerine dayanarak hak verirler.

“Abla” ve kız kardeşlerinin, katılmadıkları Peçete Katlama Sanatı Dersi’nin başarılı örneklerinden birini, papyonlu garson ceketi biçiminde olanını, tabakları yanında buldukları öğle yemeği biterken gemi, 1544 yılında yapılmış Yeniden Doğuş Kadınlar Manastırı önünden geçip tepe anlamına gelen Goro’dan türemiş Goritsy limanına yanaşır.

8 km ötedeki Aziz Kiril (Kirillo Belozorsky) Manastırı’nın bulunduğu Kirilov Kasabası, aynı zamanda Rusya’nın ekolojik açıdan en temiz yerlerinden… Günlük programda gündüz +15, gece +9 derece, bulutlu ve yağmurlu denilerek belirtildiği gibi etkili yağış altında, bir başka turist grubuna karışmamak için üstün gayret sarf edip, kulaklığından akan bilgileri de unutmamaya çalışarak manastırı gezerlerken “abla”nın aklında kalanlar: "Etrafındaki surların uzunluğu 2 km… zamanında vergiden muaf tutulmuş… o zamanlar içinde 200 rahip ve 700 hizmetli varmış, çevredeki 600 köy, 20 bin insan buraya bağlıymış… Artık sadece 2 rahip barınıyor… Rusya’nın en zengin manastırı olarak bilinir…" Müze haline getirilmiş manastırın mirası, aralarında 7 kg gümüşle yapılmış bir tanesinin de bulunduğu ikonalar, dinî kitaplar, tören giysileri bu zenginliğin ışıltılı kanıtları. İnşaatı yıllar boyu eklemelerle süren, bir dönem asillerin ve din adamlarının hapishanesi olarak kullanılan manastır 17. yüzyılda sağlam duvarları sayesinde 6 yıl süren Polonya ablukasına direnebilmiş. Kiril’in mezarının bulunduğu şapelde koroyu izleyen “abla”nın dikkatini en çok, ibadete katılan gençlerin çokluğu çeker. Manastırın kıyısında bulunduğu Beyaz Göl’ün soğuk suyunun, insanı 10 yıl gençleştirdiğini duyarak yüzünü yıkayan “abla”, gruptan bir arkadaşlarının hemen fark ettiğini söylediği sonuçlarını bizzat test eder.

Çekirdek ekip, Manastır dönüşü Goritsy’de, köy içinde gezerken dışındaki ahşap süsleme bolluğunun dikkatlerini çektiği evin neşeli köpeğince içeri davet edilir: Ortanca kardeşin Almanca konuşarak anlaştığı Sergey ve eşinin ufacık evinin ana öğesi tam ortasındaki, küçük bir oda iriliğindeki, 40 metrekarelik alanı küçük sıcak yaşama birimlerine ayıran, arkada kalan yüzünde yemek pişirmeye yarayan girintilerin olduğu kireçle boyalı, tavana kadar kocaman bir soba! Buzdolabı yanında pencere önüne koyduğu minik bir masada çizimlerini yapan sıcakkanlı güler yüzlü Sergey’in oymalarıyla süslemediği tek bir eşya yok… Kapıda Sergey, eşi, kedisi ve köpeğiyle fotoğraflar çekilip vedalaşılır, köye dönülür. Kürk alışverişi yapılan tezgâhların yanındaki ufak içki dükkanından votka ve klukvan denen kırmızı yabani meyvenin liköründen alınır.

16:00’da gemi Kiji’ye hareket eder.

Rehberin sunduğu Rus Tarihi Dersi zamanda ve zeminde çok geniş yer kaplayan bu büyük ülkenin tarihi konusunda ancak kabaca bir fikir verir niteliktedir. Tatiana ve Ludmilla’dan Rus klâsik müziğini izleyip yemek sonrası halk şarkılarının seslendirildiği konseri dinleyen “abla” ve kız kardeşleri, son zamanlarda alışkanlık haline getirdikleri yürüyüşlerden biri için daha, rehberin lütfen ama lütfen! diyerek yalvar yakar uyardığı, gecenin soğuğu ya da yağmur yüzünden ıslanmış olabilecek güverteye dikkatli biçimde çıkarlar.

Hiç yorum yok: