24 Temmuz 2008 sabahı, saat 06:00 suları buluşup Atatürk Hava Limanı'na teslim olan "abla" ve kız kardeşler, kendilerini Tura Turizm bankosunda karşılayan, yarı aralık gözlerinden kulaklarına sabırla ulaşarak, o saate nasıl oluyorsa neşeyle; yol evraklarını, promosyon çantalarını, izlenmesi gerekli rotayı incelikle aktaran görevlilerden ayrılıp 36 kişilik grubun 9 kişilik kısmını oluşturan arkadaşlarına katılırlar.
12:15'te Moskova'ya inen grup, iner inmez tanıştıkları rehberle yerel rehberin uyarısı üzerine saatlerini birer saat geri alır, otobüse biner ve 11 gece konaklayacakları nehir gemisine gitmek üzere yola koyulurlar. Yol boyu rehberin anlattıkları; "...su denince mineralli, gazlı su anlıyorlar, pet şişeye parmağınızla bastırın gömülürse su, gömülmezse gazlı sudur, küçük şişe su 40 ruble, büyük -litrelik- şişe 90 ruble ...burası Türkiye'nin 40 sene önceki hali ...Türk ekibin yemeklerinde domuz eti yok, kahvaltı açık büfe, açık renkli salamlar tavuk eti ...alışverişlerinizi gemide size verilen kartla yapacaksınız..." Herkese kart verilip verilmemesi tartışması sırasında rehberin "...bir seferinde 17 yaşında iki kızımız aşırı alkol aldı, son günde serum vermek zorunda kaldık, gençlik engel dinlemiyor maalesef!" sözleri esefle karşılanırken limana ulaşan grubu, yerel giysiler içinde biri balalayka diğeri akordeon çalan iki adama yerel şarkılarla eşlik eden iki kız karşılar: Kızlardan birinin elindeki temiz, işli uzun şala yerleştirilmiş, ortasındaki çukurda tuz bulunan pandispanya lezzetindeki ekmekten birer parça kopararak tuza banıp gemiye geçen ekip, kenarda masumca duran, adının Max olduğu anlaşılana dek "abla" ve ekibince KGB diye anılan genç tarafından fotoğraflanır.
"Abla" ile ortanca kız kardeş, Rusça söylenişiyle chetiresta tritsat (430), küçük kız kardeş ise chetiresta dvadtsat vosem (428) numaralı odalarının anahtarını, resepsiyondaki kızların, İngilizce -azıcık da Türkçe- bilmelerine bin kere şükrederek aldıktan sonra pencereleri nehre bakan, ikişer yataklı, bol dolaplı, buzdolaplı, klozeti banyosu aynı alanda ustalıkla, güzel planlanmış sevimli odalarına yerleşip alışveriş ve keşfe çıkarlar. "Abla"nın küçük kız kardeşinin tanışıklık merkezinde olduğu, iki çift ve beş tek kadından oluşan 9 kişi, uzun nehir yolculuğunda gerekir diyerek/sanarak/yanılarak yakındaki markete gider, parmaklarını bastırarak test ettikleri pet şişe su, yoğurt, süt, kefir, bisküvi, meyve... alırlar. Geniş, düzgün cadde kenarındaki yüksek ağaçların gölgelediği parkta çay! diyerek istedikleri porselen demlikte sunulan çaydan bolca içerler. Konuşmalara kulak misafiri olan çayevi işletmecisi, ailesini Azerbaycan'da bırakmış, "Allaha çok şükür iyi!" kazandığını söyleyen geniş, güleç yüzlü Azeri; gurbette bu "yahşi" karşılaşmadan öyle duygulanır ki kardeşlerinden para almaya yanaşmaz!
Nehre bakan Liman Başkanlığı binası, kulesinin tepesinde yavaş yavaş dönen beş köşeli bir yıldız bulunan, ön ve arka cephesi eski Doğu Bloku Ülkeleri'nin sosyalist mesaj içerikli afişlerindeki gibi, eğitim, tarım, sanayi, askeri betimlemeler taşıyan seramik büyük rölyef tabaklarla süslü, güzel, eski bir bina...
Kanadalı, İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, İspanyol, Belçikalı, Kanarya Adalarından 200'den fazla yolcu ve 100'den fazla çalışanı olan geminin adı RUS; Kiril Alfabesine göre PYCb şeklinde yazılmakta, sonuncu harf ise, yerel rehber, Rusca öğretmeninin demesine göre inceltme işareti...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder