26 Mart 2018 Pazartesi

“Abla”nın Vietnam, Kamboçya, Laos Gezisi 10

5 Şubat 2018 Pazartesi, turistik şehir -Siyam’ın yenilgisi demeye gelen- Siem Reap’ta Pazartesi telaşı yok.

Aracın ön camının iki yanında, dibi kırmızı püskülle süslü altın horoz ve altışar adet yerfıstığı salınmakta.

Kaptanın oğlu olduğu tahmin edilen ufak oğlanın, isteyenlerin sırtına ufak darbelerle sessizce masaj yaptığı tekneye geçen grup kanalla, Vietnamlı azınlığın yaşadığı Tonle Sap Gölü’ne bağlanır. Motorla yer değiştiren, aralarındaki ulaşımın kayıklarla sağlandığı, variller üzerinde, sütlü kahverengindeki kokusuz bulanık suda yüzen evlerden, birkaç kayığın yüzüstü dinlendiği kıyıya yakın kayıkhane, bazısı iki katlı tekne evlerin, arka kısımda tam teşekküllü kümes bulunanları, askılara asılı çamaşırların kuruduğu, bolca saksı bitkisiyle çoğu seyyar bahçe… “Dört kasaba hacimli bir yerleşke, 2 bin kişi burada, toplam 20.000 kişi nehri kullanıyor. İçme suyu dışarıdan geliyor. Elektrik jeneratörler ve akülerle sağlanıyor. Amerika bir arıtma tesisi yapmış. İletişim kazıklarına, satmak ya da takas için elinde ne varsa onu koyup diğerlerine bilgi veriyor. Kamboçya kimlik vermediği için karaya yerleşemiyorlar. Kiliseleri, okulları var... Ölülerini karaya gömüyorlar.”

Ortası geniş hediyelik eşya dükkânı; arka kısmı, büyükannenin hamakta bir bebeği salladığı, kedisiyle, sunağıyla, ocağı, mutfağıyla ev; havuzlarda balık ve timsah yetiştiren büyük yüzen ev: “20 Dolara bebekken alıp 5 yıl besleyip büyüttüğü timsahları 800-1000 Dolara satıyorlar.” Diğer havuz kedi balığı için. Aradaki kafeste ise küçük bir kızın kediyle oynar gibi oynadığı koca bir yılan çöreklenmiş. “Tuvalet  suya gidiyor…”

“Biri İngiliz, diğeri gönüllü Vietnamlı öğretmenlerin gelip öğretim verdikleri Vietnam ilkokulu” önünde yavaşlayan tekneden inen grup bir sınıfı ziyaret eder; -Kamboçya’nın sadece forma masrafını karşıladığı- yalınayak neşeli çocuklar belli ki bu benzeri ziyaretlere alışkın; grubun şakır şakır fotoğraf çekmesi fazlaca ilgilerini çekmez. 265 öğrencili okulun müdürü gelir, sabahçı öğlenci düzenindeki okulla ilgili bilgi verirken ‘devletin öğretmen maaşını ödemediğini’ söyler, bağışları teşekkürle kabul eder. “Vietnam ve Kmer dili öğreniyorlar.” Kreş başka bir binadadır.

Kayıklarıyla gelip kenarlarına sıkıca yapıştıkları tekneden iki kadın, üç çocuk dilenmekte; birer Dolar alır, uzaklaşırlar, grup yola koyulur. Kaptanın başı üzerinde bir yazı “Are you Happy, Please tip boat Driver”.

“Beş yıl yaşarsan vatandaşlık hakkı doğuyor ama burada dünyaya gelmiş 3. kuşağa karşın, eskiye göre daha yumuşak Kamboçya devleti istese de halk istemiyor… Gölün Kuzey Güney iki ucu 120 km, yeni liman Mekong’a yapılıyor.”

Kıyıda Polis Merkezi, Göçmen Bürosu binası; direkler üzerinde suyun ne kadar yükseldiğini belirten işaretler; kıyıda ağacın tepesinde bir Akbalıkçıl, sırıklar üzerinde suyun ruhlarına adanmış bir sunak; mezarlık; yavaş yavaş karada yerleşim yerleri; beyaz bayraklı tenteler altında bir cenaze töreni… Teknelerin ardına takılı pulluk benzeri araç, pervaneyi koruma amacıyla çamuru kazıyor.

Araçla, anayolda ilerlerken yükseltilmiş evler; lotus ve pirinç tarımı yapılan araziler arasında üzerinde cami işareti (?) bulunan bir bina. Khong Köyü’nde, iki ay rengârenk, şimdi hasat sonrası çok az lotus kalmış tarlada fotoğraf molası: Duş başlığına benzer, gevrek taze yeşil tohum haznesi, yenen tohumlar çok taze fındık lezzetinde, sonra kurulup kavruluyor.

Araç zaman kazanmak için -öğle yemeği- kumanyasını almaya Le Gout’a uğrar. Otelde, birlikte geçirilen günlerde nasıl kaynaşılmışsa, sıkı sıkı sarılarak vedalaşılan bir çift daha Türkiye’ye dönmek üzere gruptan ayrılır. Otelin karşısında ağaçlar altında yerlere oturmuş bir grup işçi öğle yemeğini yerken grubun kalanı yola koyulur: Motosikletli bir yetişkinin önünde bir ardında iki okul formalı, çantalı çocuk…

“Sağlık sigortası var ama yok, Devlet dâhil herkes kendisi ödüyor. Patronlarla anlaşıp… Aşı ücretsiz. Üniversite diplomasında denklik yok…” Pol Pot’un yaptığı kıyım konuşulurken, tarım toplumu yaratabilme düşüncesiyle, ‘gözlük takıyor, okur-yazardır diye insanların öldürüldüğünü’ anlatan Khan’ın, elektrik mühendisi babası, büyükanne, büyükbabası öldürülmüş, ilkokul öğretmeni annesi okuma yazma bilmezmiş gibi davranarak hayatta kalmış.

Üstü örtülü, bankları tek tük nilüferli suya bakan ferah girişinde, öğle yemeğini tüketen grup Güzel Kadınlar Tapınağı’nı gezer:

“İsmi çeviri hatası, kırmızı kumtaşı tapınak Şiva’ya adanmış, aynı zamanda Indra’ya. 10. yy yapısı, işçilik çok güzel, 50’lerde restorasyon... Birkaç Apsara kaçırmaya kalkan Fransız üç yıl hapse mahkûm olmuş.”

Eski kral ile kraliçenin fotoğrafı altında yine bir mayın mağdurları orkestrası, bu kez gruptan bir bey müzisyenlere katılır, beraberce çalarlar.

Araçların beklediği alanda bir kadın tepeleme bir tepsi dolusu -kapalı- minik midye üzerine sarımsaklı iştah uyandırıcı bir toz serper.

Laos’a geçmek üzere havaalanına yollanan araçta veda konuşması yapan Khan, “Turizmle geçiniyoruz” der, “Bizi arkalarımızda ailelerimizle düşünün” ve teşekkür eder.

17:20’de, “abla”ya, düzeniyle Cancun’u hatırlatan havaalanından kalkan uçak, 18:40’ta Laos, Luang Prabang’a konar. Şenlikli, çok zengin gece pazarı, alışverişler için işaretlenerek kat edilir ve sevimli garson Şarl’ın servis yaptığı Fransız restoranında akşam yemeği yenir.



Apsara Dansçıları gösterisi: https://www.youtube.com/watch?v=tmE79-KYLbc

Hiç yorum yok: