26 Mart 2018 Pazartesi

“Abla”nın Vietnam, Kamboçya, Laos Gezisi 7

2 Şubat 2018 Cuma sabah, koltukları ufakça aralıklarıysa dar araçta yerini alan grup Ha Long’a gitmek üzere hazır. Yolcuların ilk işi, bir gece önce alışverişi yapılan, ünlü markaların çakmalarından oluşan alışverişlerini birbirlerine gösterip kıyaslamak. “Abla”nın gözü hızla geride kalan Hanoi caddelerinde; esintili serin havada geleneksel şapkalı, maskeli incecik bir genç kız, eski İstanbul sokak yoğurtçuları gibi omzundaki sırıktan sallanan tepsilerde yiyecek satmakta. Bir tabelada coffee anlamına “f” kullanmadıklarından “cap-hee”.

Quen, Hanoi’nin başkent oluşunun 1000. Yıldönümü dolayısıyla yapılan, yol kenarı boyunca 4 km uzanan, yaşam, tarım konulu güzel seramik panoya dikkat çeker. Têt kutlamaları şerefine kiraz ağaçları pembecik çiçekli; kapı önlerindeki sunaklarda sarı meyve zenginlik, kırmızı olanlarsa şans için. AVM’ler yabancı yatırım ve şehrin yeni bölümünde. “Denizden 70 km uzaktayız” diyen rehber, Fransızların yaptığı köprüyü geçerken Amerikan bombardımanının izlerini gösterir. “25 Aralık 1975’teki son savaş B52’lerle; ellerindeki füzelerin menzilini uzatabilmek için mühendisler yeni bir itici eklemiş, bu, Amerikalıların çekilme kararını kesinleştirmelerini sağlamış. Savaş boyunca adam başına 250 kg bomba düşmüş. 31 milyon nüfusun 5 milyonu savaşta hayatını kaybetmiş. Vietnamlılar ‘Nehre atacağınız her bomba bir B52 pilotunun hayatına mal olur’ diye şantaj yapıyorlar, bu, haber kanallarınca Dünya’ya duyurulduğundan su temiz kalıyor. Napalm etkisinde kalan askerlerin çocukları fiziksel, zihinsel özürlü; el ayak küçük, kafalar büyük. 3.5 milyon özürlü var.”

Trafiğin yoğun olduğu otoyolun boşlukları şaşırtıcı büyüklükteki ağaçlarla yeşillendirilmekte. Tarlalarda, -grubun kahvaltıda tatma fırsatı bulduğu buharda pişmiş tatlı- patates hasadı yapılmakta ve yol boyu 5’er kiloluk torbalarla satışta.

Mola yeri, çok ve çeşitli turistik eşya satılan büyük bir yer; buna karşın hizmet o derece başarılıdır ki, bir ara arkadaşlarını kaybedip arayan -bir başına bulması imkânsıza yakın- “abla”, durumu ve kendisini izleyen çalışan marifetiyle, zarifçe onların yanına götürülür.

‘96’dan beri, daha çok engelli ve yoksul aile çocuklarının, kasnaklara gerili kumaşlar başında ikişerli gruplar halinde, ipek pamuk iplerle, haftada altı gün, sekiz saat, düğüm atmadan çalışarak, bazısı gerçek saçla Çin iğnesi tekniğiyle tablolar işledikleri, -siyah beyaz ustaları çok az-, sanatçının %65 aldığı atölyede bilgi veren minicik kadın, ‘alışveriş edenin tabloyu işleyenle fotoğraf çektirebileceğini’ söyler.

Araca yerleşip yola koyulanlara Quen’in dağıttığı kozhelva benzeri şekerleme ile Mudurnu helvası benzeri fasulye ezmeli tatlı ile ilgili aldığı not “abla”nın aklına “Yeni şeyleri eski bildiklerinizle açıklarsınız. Bilmediğinizi bilmezsiniz” diyen kanal bilgisini getirir, “Kim bilir” der kendi kendine “neler bilmiyorum…”

Ha Long körfeziyle ilgili anlatılan; “Alçalan ejder anlamına Ha Long, Pasifik’e açılır. Çinlilerle savaşırken kendinden yardım isteyen Vietnamlılara yardım eden ejder, yavrularını beslemeye körfeze dönüp alçaldığı sıra göğsünde biriken süt denize saçılır, bundan 2000’i aşkın ada doğar. Dağlarda 284 milyon yıl önceki yükselmenin izleri görülebilir. Daha yakın dönemde deniz altında oluşan, yerlilere uzun zaman barınak olan mağaralar 1200 m -ilki 700, ikincisi 500 m- yükselme sonucu ortaya çıkmış… Körfezin en büyük sıkıntısı kirlilik, Temiz Ha Long Projesi başlatıldı.

Araç, pirinç tarımı bilgisi almak için suyla dolu bir çeltik tarlası kıyısında duraklar: Kadife ceketli, geleneksel şapkalı, lastik çizmeli yaşlı bir kadın meraklıların yanına ulaşır, anlatır: “Pirinç suyla yumuşamış toprağa atılır, yeşillendikten sonra ilk aşamada ürün böcekten kireçle temizlenir, yeniden ekilir, sararınca biçilen demetler dövülerek pirincin başaktan ayrılması sağlanır, toplam süreç 4 ayı bulur. Son olarak toprakta kalan kısım kazılır, yakılır.”

Yolda “abla”nın gözlemi sürer: Sıkça Karaoke salonları, eski yerli filmlerdeki konuşmaları hatırlatan NHA NGHI gibi, N’lerle başlayan tabelalar, çok az Dünya markası, foot massage tabelaları, Kuzeye doğru artan sıklıkla kırmızı Çin fenerli bina süslemeleri, alçak sıradağlar önünde ağaçlı bahçelerde, dar cepheli güzel evler…

Ha Long’a 30 km kala taze ananas molası: Adedi 10.000 Dong; tepesinden tutulan ananas genç kız tarafından önce soyulur; sonra delikleri, aynı yönde çevirip diyagonal kesilerek temizlenir, gruba ikram edilir. “Abla”nın izlenimi, bahçeden uzaklaştıkça suyunu yitiren meyve tazeyken çok daha lezzetli.

“Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan Ha Long Bay başlangıcındayız. Günlük gelgit 30 cm ile 1,5 m arası. İnci oluşumunun 4-10 yıl sürdüğü, kültür incisi tarımı yapılan istiridye çiftlikleri… Yüzer ada gibi görünenler karides ve balık çiftlikleri… Şu anda en önemlisi, turizm, inşaat ve eğlence sektörü açısından, yabancı yatırım.”

İskelede araçtan inip yan yana duran teknelerden, dar balkonu çepeçevre dönen La Vela  Cruise’a binen grup, ‘kaybederlerse 50 USD ödemek zorunda kalacakları’ uyarısıyla anahtarlarını alır, odalara dağılırlar. Klimanın sıcacık ısıttığı odadan balkona çıkan “abla” kız kardeşine konu mankenliği yaptığı sıra karaya çıkan deniz uçağını gözlemekteyken, birbiri ardı sıra yola koyulan onlarca deniz aracı gibi kendileri de, arkaya bağlı kayıklarıyla körfeze açılırlar.

Yaklaşık aynı sayıda İtalyan, tekneyi “abla” grubu ile paylaşmakta. Yemek salonu katında tekne personeli, gemi kuralları hakkında bilgi verip kendilerini tanıtan şefleri ile birlikte alkışlanır. O arada program belirlenir: Yemek ardından Sürpriz Mağarası, 17:45- 18:45 happy hour, kayaking, 1 saat masaja 30 dk hediye… “Abla”nın kız kardeşinin, ‘inci çiftliği gezisine mi katılsak, masaja mı gitsek’ kararsızlığı, grup rehberinin az ve öz açıklaması ile çözülür: “İstiridye açılır, içinde bulunan dişi erkek organ buluşturulur, ortaya bir katalizör konur, bunu tehlike olarak algılayan istiridye yalıtmak üzere sarmaya başlar, yapay inci böyle elde edilir. Doğal olanı için, istiridye içine bir kum tanesi kaçacak da…”. “Abla” dörtlüsü, coğrafyanın tartışmasız en meşhur etkinliği masaj için adlarını yazdırırlar.

Öğle yemeği, “abla”nın en eski gezilerinden, Çin Guilin’deki karstik yapıyı hatırlatan dağkayalar arasından kayarak geçtikleri sıra yenen sıra dışı bir yemek olur.

Turuncu can yeleklerine sarınmış grubu taşıyan kayık, teknesinde yaşayan beyaz bayraklı balıkçıyı geçer, 1600 kilometrekare alanlı Ha Long Körfezinin 10.000 kilometrekaresini kaplayan mağaralardan Sürpriz Mağarası’nın bambu iskelesine yanaşır. ‘Biletlerin gider gösterildiği için hep geri alındığı’ bilgisi ardından taraçalarla bölünmüş sağlam trabzanlı basamaklara yönelen grup tırmanışa geçer.

1901’de Fransızlar bulduğunda insanların yaşadığı mağarada, farklı zaman dilimlerinde meydana gelmiş, biri gelgitin yarattığı dalgalı oluşum ile diğeri sızıntıların ürünü, her yüzyılda 3 cm uzayan sarkıtlar, hayranlık uyandırıcı iki farklı oluşum.

Üç odadan küçük olanıyla başlayan mağara yürüyüşünde yerel rehber, hayvanlara, Buda’ya benzetilen oluşumları işaret eder. En büyük –üçüncü- odada dibinden kırmızı ışıkla aydınlatılmış, penise benzeyen oluşum, yerel rehber tarafından ‘tam karşıdaki kaplanı işaret eden parmak’ olarak açıklanır.

Oluşumlar, fil, yaşlı adam, bereket şans bolluk ilham eden yumurtalarıyla kaplumbağa, ejder biçiminde devam eder. Yağmur mevsiminde dolan ve içindeki yaşamların böylece döndüğü çöküntü havuz, çıkışta da ‘devin sallandırdığı ayaklar’ fotoğraflanır.

Güneşin geçen yıl sadece beş gün görüldüğü loş körfezde kısa bir yolculukla tekneye dönenler üst güvertede çay kahve ikramıyla karşılanır.

Kayaking’çiler ayrı bir tekneyle plaja kanolara binmeye giderlerken, inci çiftliği yüzen barakalarının yanında yavaşlayan teknede bir grup, yemek dersi için yemek salonunda toplanmaya başlarsa da, başta aralarında yer alan “abla” ile kız kardeşi akşam yemeğine dek süreyi masaj için ayırmışlardır, kalamazlar. İzleyen 1.30 saat boyunca kardeşler, işlerini çok iyi yapan iki kızın becerikli ellerinde, tüm bedenlerinin ve ekstra olarak da yüzlerinin özel bakımı sonrası kendilerini gençleşip güzelleşmiş hissederek yemeğe katılırlar. Yemek sonrası grubun kaynaştığı güzel sohbetle, şarkılarla sürer.

Hiç yorum yok: