5 Ağustos 2014 Salı sabahı saat 05:55’te,
İmam’ın tek tek bellerine sardığı sarı sarongları kuşanıp ellerine birer de
fener tutuşturulan grup, aynı saatlerde gelen araçlardan inenlerle oluşturulan
kafileyle, puslu karanlıkta yürüyerek bilet kontrol noktasına varır. Çantalar
kontrol edilir, çok dik merdivenler tırmanılır, ters dönmüş çan benzeri
stupaların kenarlarına Doğu’ya bakar biçimde konuşlanılır. Serin karanlıkta
fotoğraf çekiminin ana modeli havada dönüp duran incecik su tozlarıdır.
Saat
05:55, hava aydınlanmakta; pusula ile Doğu net biçimde saptanmışsa da sise
bulanmış ağaçların seçilir olması dışında gün doğumundan iz yok. Umudu kesen,
sarı, turuncu, kiremit renkli saronglarla birbirlerinden ayrılan gruplar fotoğraf
için dolanmaya başlar. “Abla” grubu toplanır, güzel bir grup fotoğrafı çekilir.
İmam
anlatmaya başlar: “Giderek küçülen altı
kare üzerine küçülerek yerleşen üç daireden oluşan tapınağın yatay planı evreni
temsil eden bir mandala. Aşağıdan, duvarları, Dünya yaşamını sembolize eden
resimlerle bezeli katlardan başlayıp döne döne yükselerek yol alan kişi giderek,
hiçbir resmin olmadığı daire planlı katlara ve spritüel benliğine ulaşır. Dört
kez saat yönünde dönüp kabartma resimleri okuyarak yükselirken, keşişler
giderek azalır ama en yukarı varan tüm manzaraya hâkim olur. Resimler yan yana
konsa 3 km. uzunlukta. Bazı mezheplerde Nirvana son basamaktır, Mahayana
Budizm’de Nirvana’ya ulaşılsa da Dünya’ya dönüp kalanlara yardım vardır.”
Ayakta,
oturarak, elleriyle, Buda’nın dört yönü de simgeleyen hareketlerini gösteren
İmam, “Dört kez dönüşleri sırasında
yollarını yitiren keşişler Buda heykellerinin pozisyonuna bakarak yollarını,
yönlerini bulurlar.”
“1973’teki son restorasyonda, köylülerin evlerinde
kullandıkları parçalar alınıp yerlerine konuldu; mantar, toz, kül temizlenirken
farklı görünüme bürünse de her taş orijinaldir. Olmayanlar, üzerlerindeki minik
beyaz bir nokta ile işaretlenmiştir. Unesco organizasyonunda sanat tarihçileri,
arkeologlar yanı sıra mühendisler de yer almış, hatta mistik havayı yakalamak
için Budist rahiplerden yardım alınmış, onlar ortaya bayağı enteresan şeyler
çıkartmışlar.”
“Siddartha bir dilenciyle karşılaşır, ona verecek
parası yoktur; mendilini serer, dilencinin elindeki Hindistan Cevizi kabuğunu
alır ters çevirip koyar, üzerine de değneğini diker.” İmam’ın,
elinizde hiçbir olmadan da neşe
yaratabilirsiniz ana fikrine dayandırdığı öykü, aynı böyle göründüğünden,
“abla”nın aklına, “stupa formu bundan
çıkmış olmasın?” sorusunu getirir.
“Stupaların içlerinde bir şey yok; duvar örgüsü,
aşağı katlarda baklava biçimliyken daha yukarıda sadeleşerek kare formlu. En
tepedeki Buda’nın oturduğu stupa tamamlanmamış.” Kilittaşlarıyla
döşeli zemin yer hareketleriyle tümüyle çökmüş, tehdit devam etmekte. Abu Simbel gibi taşımayı neden düşünmediler
sorusunu İmam, “Mümkün değil, Budistler
detaylı hesaplamalarla buranın en uygun olduğunu saptamışlar. 2010’da altı ay
süreyle temizleme amacıyla kapatılmış, kültür mirası olduğundan ibadetten
ziyade turizme, ama düşük sezonda ibadet için tüm Budistlere açık… Çevreleyen
dağlarda, Buda’nın ölüm anını sembolize eden, sağ dirseği üzerine uzanmış yatar
duruşuna benzer panorama var ama sisten anlaşılmıyor.”
Alt
katlarda yüksek olan duvarlar, giderek alçalmakta. 1904-1907 yıllarında
Hollandalıların sarıya boyadığı kısımla başlayan İmam, Buda’nın yaşamını konu
eden kabartma resimleri tek tek anlatmaya başlar. İmam’ın titiz, profesyonel
tavrı ile epey zaman alan bu süreci “abla” not almış olsa da sonunda, daha
ciddi bulduğu bir kaynağı yazısı dibine Buda’nın
yaşamı notuyla koymayı uygun bulur.
Tapınağı
uzak, uygun bir noktadan görüntüleyen, eksile döküle gruptan kalan son birkaç
kişi otele kahvaltı için döner. Bir akşam önce, oteldeki müzisyenden dinlediği
hüzünlü şarkının peşine düşse de “abla”, görür ki anlaşabilme söz konusu değil:
Dinledikleri arasından orta Java geleneksel müziğine karar kılar, 150.000 Rupi’ye
bir CD alır.
Öğle
yemeği sonrası grup, çevredeki diğer tapınakları ziyaret eder: Mendut
Tapınağı’ndan Borobudur’a giderken keşişlerin uğradığı, duvarları Budist
öğretiyi anlatan kabartmalarla bezeli Pawon
Tapınağı eskiden yakma işlemlerinin de yapıldığı bir tür mola yeri, giriş
kapısı.
Borobudur’dan
önce inşa edilmiş, basamaklı küçük Mendut Tapınağı girişi, her tür
turistik ıvır zıvır yanında, halk kültürüne İslam’la girmiş yarı şeffaf gölge
oyunu (Wayang Rule) karakterleri satıcılarıyla dolu. Bir yanında
geçmişi, diğer yanında (başında bir küçük
Buda ilavesiyle) geleceği ve ortada bugünü simgeleyen üç Buda heykelinin
bulunduğu odanın yüksek konik yığma taş tavanı gizli bir huzur duygusu yaratır.
Bir
saat yolculukla ulaşılan Prambanan Tapınak
kompleksi, Unesco kültür mirası. 2004’te tsunami, 2006’da restore edilmiş
kısımlarla birlikte depremden, 2010’da yanardağ faaliyetlerinden hasar görmüş 200
binadan 18’i gezilebilir durumda. 9. yy.dan bu yana Hindu Tanrı / Tanrıçalarına
adanmış Prambanan Tapınağı irili
ufaklı binalarıyla çok geniş alana yayılmış. Grubun, diğerleriyle beraber
bellerine bağladıkları saronglar, artık net biçimde anlaşıldığı kadarıyla
dinselden ziyade sembolik bir amaç taşımakta.
İmam
“Pram iyi, Banan Tanrı, Tanrı için
yapılan iyi tapınak anlamında” der,
“bu isimde pek çok tapınakla karşılaşabilirsiniz.”
Küçük
bir tapınağın birleştirilmeyi bekleyen taşları yığın halinde durmakta, depremin
çok erken saatte olması burada can kaybını engellemiş; İmam’ın 84 yaşındaki
annesi böyle şiddetli bir deprem hatırlamıyor. “Kabartmalar taşıyan duvarları birleştirmek kolay, bir de artık
bilgisayarlardan faydalanılıyor”
“Endonezya’daki en güzel Hindu tapınağı, kast
sistemine göre, krala, ailesine, maiyetine ve dokunulmazlara, ayrı bölümler
barındırmakta; Şiva adına başlanmış olsa da, Hindistan’da genelde bir Tanrı ya
da özelliği adına tapınak yapılmaz.” Gruptan gelen,
“Orijinal halini nasıl bilip de restore ediyorlar?” sorusu, “Resim ya da çizim yok, tahminle…” yanıtı
alır. “Borobudur ile rekabete girişip çok
sayıda tapınak yapıyorlar; Şiva için yapılanı Borobudur’dan sadece 2 cm yüksek.”
Tapınak
girişlerinde, ilgili tanrının kutsal hayvanları, Brahma’nın kuğusu, Şiva’nın
boğası yanı sıra tapınaklar içinde ise Ramayana hikâyesini anlatan kabartmalar
yer almakta.
Genç
bir İngiliz’in, Vişnu ile poz veren “abla” üçlüsünü fotoğraflamasından sonra,
çıkışta içinden geçilen sıra sıra lokantalardan biri önünde tanıdık bir sözcük
daha: Dawet.
Grup
toparlanırken “abla” ile ortanca, Hindistan cevizi yığınından ikisini seçer; tepeleri
kesilip birer pipetle servise sunan kadından alıp içerken, küçük kız kardeş
tarafından belgelenirler.
Gecelemek
için Yogyakarta’ya dönülür; ortanca ile küçük kız kardeş fotoğraf için otelin
yakınındaki hareketli cadde Malioboro’ya
giderken “abla” dinlenmeye çekilir.
“Abla”nın
gezi arkadaşının bol fotoğraflı izlenimleri:
http://gezix.blogspot.com.tr/
Buda’nın yaşamı:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gotama_Buda
Borobudur görselleri:
Mendut görselleri:
Pawon görselleri:
Prambanan görselleri:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder