26
Ocak 2016 Salı günü
sabaha karşı 3:00’te uyandırılan grup, ısrarlı talebi sonucu artık ısıtılmış
araca yerleşir, 4:00’te Tuxtla uçuşu için havaalanına doğru yola koyulur.
Kahvaltıların kumanya şeklinde alındığı yolculuk kısa sürer; uyku sersemi
havalanır 1,5 saat sonra ayılamadan, 9:05’te iner, şoför Hector tarafından
karşılanırlar.
“Chiapas’tayız,
Meksika Körfezi ile Pasifik arasında… Guatemala’dan çıkıp Meksika Körfezi’ne
akan nehre adını veren Juan de Grijalva
fethe Küba’dan başlıyor, bu bölgeye geldiğindeyse ticarete girişiyor.
Sömürgeleştirme beceriksizliği üzerine 1521’de ardından Cortes gönderiliyor…
Milyonlarca yıl öncesine tarihlenen Grand Canyon ile aynı zamanda oluşan
Chiapas’ta yaşayan 4,5 milyon nüfusun 1/3’ü yerli, gerisi Meksikalı, ikisi
ağırlıklı yedi yerli halk var.”
Mola sonrası ulaşılan Ulusal
Park’ta turuncu birer cankurtaran yeleği giyip iki tekneye dağılan grup, adı bir mağaraya girip kaybolan su demek
olan Sumidero Kanyonu’nda yol alır.
Huzurla akan nehrin sakinleri, tepelerde dolanan akbabalar dâhil irili ufaklı
kuşlar, kayalara ağır ağır tırmanmakta iguanalar; kayalarda, mevsimsel akışlarla
oluşmuş kireç sarkıtlar ile tepeden halâ sızmakta azıcık suyun aşağıya incecik
tül gibi savrulduğu, devasa bir yılbaşı çamına benzeyen yosun oluşumu
fotoğraflanır.
“İspanyollar
geldiğinde esareti istemeyen pek çok yerli, derinliği 1000 m olan kanyona
atlamış. Hidroelektrik elde edilen barajlar çok yüklendiğinde açılır bu da su
baskınlarına neden oluyor. Tuxtla’nın çöpü buraya atıldığından nehir, yağmur
mevsiminde daha kirli olabiliyor.”
Mağaralardan birine daha
yaklaşan teknedekiler Renkler Mağarası’nı
fotoğraflarlar: Manuel Moreno Torres’in yaptığı sunak, yine tunik üzerinde
beliren suret biçiminde; altta bir meleğin omuzlarında etrafında hale ile
görünen Meryem Ana.
Molada, Patricia’nın
katılımcılara tanıttığı Anita, 29
yaşında Chamula’lı bir genç kadın; giysilerinin ufak bir kısmı sentetik, geri
kalanı el dokuması, işleme… “Kendisi Tzoltzil; amcasını ziyaretine izin var
ama köyde yaşamıyor. Köy halkı kendi şamanlarına gitmek zorunda, kardeşi ile
kendisi hastalandığında iyileşmeyince, birlikte kiliseye giderler, kardeşi ölür
ve kendisi de dışlanır.”
“Chamula tipik
bir yerli kasabası, çevrenin sebze meyve ihtiyacını karşılıyor, ne
üretiyorlarsa onu tüketiyorlar; Aziz Yahya’ya bağlılar, koyun, keçi ile birlikte
tasvir edildiğinden etini yemezler, dışarıdan evlenmezler.”
Girişteki mezarlık, kurumuş çam
dallarıyla, rengârenk parlak kâğıt süslemelerle kaplı: “Beyaz mezar taşları bebeklere, mavi -Azizlerin mezarlarına bakan- Maya domolara, siyah taşlarsa yaşlılara ait; aile
mezarları bol haçlı, sadece taş, suçlu mezarını belirliyor. Ev tipi mezar
pahalı olduğundan şimdilerde terk edilmiş; Kasım’da Ölülerle Buluşma Günü’nde burada toplanılır, mezarların toprakları
havalandırılır.”
Geniş caddede yürünürken rastlanan,
önünde, çevresinde bebeleriyle yün tarayan -toplu
fotoğraf için para isteyen- bir kadının oturduğu tek katlı yerli evinin
merkezinde, ufak avluda yeşil çam dallarıyla süslü koca bir haç dikili; arkada,
ısıtılan volkanik taşlara su dökülerek elde edilen buharla terleme odası, -“abla”yı şaşırtan, Türk hamamı, Fin hamamı
esaslı- hamam.
Üç yol ağzında çevreyle tümüyle
zıt, üç katlı, görkemli bir ev: Amerika’da çalışmak isteyenleri organize eden –Coyote-
insan tacirinin evi, en üst katta minik bir kamera hariç büyük özgüvenle, kendinden
memnun dikilip durmakta: “Chamula
devletten bağımsız, kolluk gücü yok, kendilerini yönetmekteler…”
Anita’nın amcası Maya domo; kapısı çelenkli evde, zemin
serilmiş kuru otla kaplı, duvar dibindeki ahşap seki, odayı çepeçevre
dolanmakta. Odanın ortasında uzun kenarı boyunca, tavana tutturulmuş kirişten
yerlere dek sarkan, üç ayda bir yenilenen çok sık, taze -bir tür orkide- Bromelia’ların
kokuları, önündeki sunaktan yükselen Copal
denen yanabilen bir taşın tütsüsüne karışmakta. Mumlar, günde üç kez
tekrarlanan ritüelin gereci kap kacak sunak üzerinde. Evin bakımını
üstlenenler, 20’şer günlük nöbetlerle tarla işlerini sıraya koymuşlar.
Geleneksel giysileriyle yaşayan, bir yıllığına seçilen Maya domo’nun amacı
gelenekleri canlı tutmak; yıllık neredeyse 10.000 Dolarlık harcama gerektiren
bu iş için küçükten para biriktirmeye başlanıyor. Maya domo’yu başkan seçiyor
diğer Maya domo’lar onaylıyor.
Ritüeller sırasında aynı
melodiyi tekrarlayan, gitar, org kanun karışımı bir vurmalı kenarda sessizce
beklemekte.
“En
büyük üç problem, çok kolay üretildiği için alkolizm, bebekler sütten kesilir
kesilmez verildiği ve ciddi diş sorunlarına yol açtığından kola, bir de havai
fişek yanıkları…”
Chamula
Meydanı: Tek
katlı binaların dizildiği düzgün caddelerle bölünen geniş kasabanın ortasına konuşlanmış,
bir yanı dayandığı ormana bakan meydan, karşısında, ilk yerli başkanın
heykelinin yer aldığı, önü heykelli, arkası AVM’li valilik binası ile, 34
azizin doğum günlerinin festivallerle kutlandığı geniş bir alan. Bir yanında,
aşı kartı ve para verdiğinden annelerin kaydığı hastane, diğer yanda “abla”yı
gezi boyunca en etkileyen mekânlardan biri, 1522-24’te yapılmış, Aziz Yahya Kilisesi: Fotoğraf
çekilemeyen kilisenin duvarları boyunca ışıltılı giysileriyle azizlerin
maketlerinin yer aldığı camekânlar önündeki seramik zemin, kokusu geniş mekâna
yayılmış, -“abla”ya kalırsa içleri,
fayansa oturmaya razı gelmediğinden- kurumuş ot ve çam iğnesi örtülü. Sıra
bulunmayan orta bölümde gruplar halinde, yerlere, yanlarında birer şaman ile çok
sayıda çocukla oturmuş bir iki yetişkin yerli, ortalarında da mumların aydınlattığı
şaşkınlık verici manzara: Bir şişe alkollü yerel içki, yanında -ismi lâzım değil- yaygın kola
firmasının biri kahverengi, diğeri turuncu iki büyük boy pet şişesi, adak!
“Şaman
rahip geleneği Kapadokya Azizlerinden gelir, para almazlar, baba hasta ise
tavuk, oğul hasta ise yumurta getirirler, zihinsel özürlüler çok…”
Altar ardında, kilisenin
dibinde bir delikanlı diz çökmüş oturmakta, şaman, ayakları bağlı bir horozu
oğlanın bedenine sürmekte; hayvanın kafasının koparılması –güçlü- ihtimaline karşı “abla”, hızlıca adımlarla, çam iğneleri
üzerinde kaymamaya çalışarak kapıya yollanır, parlak beyaz cephe önüne çıkar.
Bir diğer yerli kasabası
Zinacantan’a gidilirken, “Daha
liberaller, gönüllü örgütlerin çabasıyla doğum kontrolü eğitimi yapılmakta,
resmiyete dayanmayan erken evlilikler var, bebek olmazsa eve yollanan kızı ebeveyni
kabul etmezse sokağa atılır… Çiçekçilikle ünlüdür, Aziz Laurent’e inanırlar,
çiçekli işleme ve dokumalar Zinacantan’a özgüdür.”
Zinacantan’da dar bir sokakta, siyah
saçları iki örgülü Tomasa tarafından karşılanan grup, işlemelerle, dokumalarla
dolu bir iç avluya girer. Tomasa yerde, önüne diz çöktüğü tezgâhı başında dokumasına
devam ederken, grup rehberleriyle gönüllü iki katılımcı ev sahiplerince özel
biçimde giydirilir, avluya getirilir; “gelin, damat ve akrabaları” bol bol
fotoğraflanır.
Arka avluda bir başka odada
sarı, beyaz, siyah, mor renkli mısır dolu çuvallar arasında genç bir kız,
delikli eğimli taşta yoğurduğu hamurdan kopardığı ufak topakları eliyle,
beceriyle açıp sacda pişirir küçük sepete koyar; masa üzerindeki kaplarda
değişik lezzette içler, katılımcılar tarafından sıcak minik lavaşlara sarılıp
denenir, yenir.
San
Cristobal’de
konaklayacak katılımcılar, kentin hareketli, ışıklı yaşamını; bir sokakta “Viva Zapata!” sloganlarıyla bir gösteri
yapılırken, az ötede, ortasında orkestranın çaldığı, çiftlerin dans ettiği
yüksek ağaçlarıyla parkı, uzun, şenlikli Barlar Sokağı’nı, önünde haftaya
Chamula’yı ziyaret edecek olan Papa’nın maketiyle bir otel girişini, cephelerdeki
güzelim seramikleri, çiçekli bahçelerin sıralandığı sokaklarını keşfetmekten mutluluk
duyarlar.
Kolonyal bir binadan dönüşmüş
otel, Hotel Mexicana ise döne dolana fotoğraflanan bir başka güzellik…
Sumidero Kanyonu: https://www.youtube.com/watch? v=jqb0Kpe4NPo
Chamula Kasabası görselleri:
Zinacantan dokumaları görselleri:
Hotel Mexicana görselleri:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder