Hava muhalefeti yüzünden
Ocak’ın 21. günü Kuzey Ege’deki evinden, yolculuk öncesi uyarılara bakarak, bunun bir de dönüşü var deyip, 23 kg
altında tutmaya özendiği, içine mayo da koyduğu bavulunu sürüyerek İstanbul’a
gelen, bir gece konakladığı kızının evinden de, etkili kar yağısı kaygısıyla, uçuş saatinden epey önce, 02:00
sularında ayrılan “abla”, küçük kız kardeşini Cihangir’den, teyzeyi de
Ataköy’den alır Atatürk Havalimanı’na salimen kapağı atarlar. Bostancı
tarafından ortancayla birlikte gelen “abla”nın yazlıktan arkadaşı ve diğer
katılımcılara buluşur, eşinin son dakika rahatsızlığı yüzünden geziye
katılamayan, “abla”nın yazlıktan diğer arkadaşı eksiğiyle 20 kişilik grup, Meksika,
Guatemala, Honduras gezisi
için yola koyulur.
Aktarma için uğradıkları Paris
Charles de Gaulle Havalimanı’nda “abla”nın hoşuna giden stilize uzanma
yatakları ile doğru bir uygulama; koltuk dizileri başında bir tanesi, sırtta
RESERVE notu ile ikonda görüldüğü üzere yaşlılara ve hamilelere ayrılmış,
oturma yeri diğer koltuklara göre dört parmak yüksek.
23
Ocak 2016, Türkiye’den 8 saat geride, yerel saatle 21:00 civarı
varılan Meksika girişinde, rastlantısal seçim yapan kırmızı ışık “abla”nın
bavulunu işaret eder. Her ne arıyor ise, daha çok bavulu karıştırmakla görevli görünen
genç, Türk olduğunu öğrendiği “abla” ile –muhtemelen
futbolcu ya da dizi oyuncusu- yurttaşı “Hüseyin” hakkında söyleşmek ister
ama girişimi “abla”nın güdük İngilizcesine takılır.
Grup rehberi Uraz’ın
çevirisiyle, bir Modigliani figürünü anımsatan
–gezi boyunca “abla”da altyazısız film izliyor etkisi yaratan- konuşkan yerel
rehber Patricia kendisini tanıtır; genetik
mirası Rusya’ya uzanır, Hollanda tâbiyetinde yaşarken 10 yıl önce evlenip
Meksika’ya yerleşmiştir, 9 yaşında bir kız annesidir. Bu ilk Türk grubudur.
“Musluk suyundan uzak durun, tuvalet kâğıtlarını çöpe
atın…” diyerek uyarıda bulunur, “1 hafta için, 200 USD karşılığı Peso yeterli olacaktır. Kara para
aklama yüzünden bankalar para bozdurmaya soğuk…”
Mexico City kent merkezine doğru ağaçlanan yarı karanlık caddelere
sıralı, iki ya da tek katlı evler arasında loş ışıklı yiyecek tezgâhlarının
başı kalabalık; boynuzlu birkaç troleybüse rastlanılan sıkışan trafikte yol
alınırken “…6:30 uyanma, 7:00 kahvaltı,
8:00 çıkış… Açık havada uzun süre ayakta olacağız, kat kat giyinin, öğlen 21
derece, akşam serin, yağmurluk alın; değerli takı takmayın, gösterişli
giyinmeyin, kalabalık yerlerde yankesiciler…” uyarısı yapan rehber, ekler: “Sokaktan taksi çevirmek güvenli değil,
yemek yediğiniz lokanta ya da otelden taksi çağırın, birilerinin haberi olsun…”
Kendilerinden başka
müşterisi yokmuş gibi görünen otele varan grubu, akşam yemeği için hazırlanmış
masa karşılar; güzel haber, acılı soslar yemekler dışında minik kâselerde
sunulur, sebze çorbası lezzetlidir.
Odalarda ısıtma düzeni
yoktur, -“abla”nın, ortanca ile kaldığı
odada bir köşede, sevinçle bulduğu vantilatör ise serinletme amaçlıdır-; bu,
ikinci battaniye arayışıyla koşuşulan ufak çaplı bir paniğe yol açsa da gece
kimse, sandığı kadar üşümez.
Paris Charles de Gaulle
Havalimanı görselleri:
Modigliani:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder