29 Ekim 2008 Çarşamba

Meydanın bir köşesinde, siyahlarla beyazlar arasındaki ilişkinin yapaylığını sembolize eden, plastik elmalarla süslü Afrika ağacı!

21 Aralık 2007 Cuma sabahı kahvaltıda, güleryüzlü bir garson servis sırasında masalarına yaklaşır Türkçe sağol! demeyi bildiğini, teşekküre karşılık birşey değil! demeyi öğrenmeyi dilediğini söyler. “Abla”nın ortanca kardeşi hızlandırılmış bir kursla şirin garsonun bu eksiğini giderir.

Sağlığın, eğitimin ücretsiz olduğu ülkede görünen tek sorun ulaşım; tenteyle örtülü kamyon kasasına konmuş birkaç sıradan oluşan ve kasaya raptedilmiş bir merdivenle binilip inilen otobüse binmek için ellerinde şemsiyeler, insanlar yol kenarlarına dizilmiş beklemekte... Bizim Özel Halk Otobüsleri havasındaki bu otobüslerin, TIR’dan üretilenine Camelbus diyorlarmış. “Abla”, Benny More dinleyerek Camahuey’e klimalı araçta giderken, sabırla yol kıyılarında bekleyip yokluğu onurla paylaşan bu insanlarla gözgöze gelmeye utanır. Yolculuk sırasında ABD ambargosunun boyutu üzerine konuşulurken anlatılan: Okumadan tıklayarak ilerlediğimiz bilgisayar lisans programlarında onayladığımız maddeler arasında Küba’ya kopya aktarmayacağım! taahhüdü varmış!

Bir koloni dönemi kenti Camahuey’de şehir turu ikişer kişilik Bicitaxi’lerle yapılır; bisikletçimizin adı Omara, birbirimizin dilinden tek kelime anlamasak da o konuşmaya çok hevesli. Boylarını eliyle gösterdiği iki çocuğu olduğunu anlatır, nereden olduğumuzu sorar ve Avrupalıların aksine, tüm Kübalılar gibi Türkiye’yi bilir! Şehir turu, İşçi Meydanı, en eski kilise, Agramonte’nin evi, bankalar, kültürevi, şehir radyosu.... diye sürerken siyahlarla beyazlar arasındaki ilişkinin yapaylığını sembolize eden plastik elmalarla süslü bir Afrika ağacı! Agramonte’nin, kaidesinde devrimin tüm generallerinin bağlı olduğu Masonların ambleminin bulunduğu anıtın olduğu meydan. Aralarında “abla”nın Mısır’dan tanıyıp tadına bayıldığı guavanın da olduğu, değişik sebze ve meyvelerin bulunduğu Sebze Pazarı, pazarda pisliğe yokluğa meydan okurcasına tepeden tırnağa bembeyaz giysili bir zenci kadın!

Kasabanın en eski meydanı San Juan de Dios’ta yemek molası: Et, ham muzla yapılan muz cipsi, fasülye, pilav, yumuşak bira Crystal, sert bira Karayip korsanı anlamına gelen Bucanero... Yemek sonrası, Japon çizgi karakterleriyle süslü bir örnek gömlekli üç müzisyen eşliğinde güzelim sesiyle Comandante Che Guevaraaa’yı söyler Reyhan... Camahuey, su sıkıntısı nedeniyle tinajon denen küplerle tanınmaktaymış.

Yola, Sierra Maestra bölgesindeki Bayamo’ya doğru devam edilir.

Hiç yorum yok: